Kasaba 2 (Alıntıdır) hikayesi

Cuma günü öğleden sonra dersim yoktu Son dersten sonra çantamı toparlayıp çıktım Dışarıda hafiften bir Altınşehir Escort Bayan yağmur çiseliyor güneş birazdan yağmuru bastıracağını söylercesine bulutların arasından kendini göstermeye çalışıyordu Durağı pas geçip yürümeye karar verdim Yürürken bir sigara yaktım güneşin yağmurla kavgası bitmek üzereyken sigaramın rüzgarla kavgası Altınşehir Escort başladı ardı ardına derin birkaç nefes alıp rüzgara savurdum sıkıntılarımın da rüzgarda dağılıp kaybolan sigara dumanı gibi bir anda çekip gitmesini diledim

Eve vardığımda ıslak ceketimi askıya asıp havalanması için Escort Altınşehir güneş gören arka balkona astım İçeri geçip sıcak bir duş alıp masanın başına geçtim Akşama kadar soru hazırlayıp dershanede anlatacaklarımı planladım konuları gözden geçirdim ikinci dönemin ders programını yapmaya başladım Akşam dolaptan Zehra ablanın bir hafta yetsin diye çokça yapıp saklama kaplarına koyduğu yemeklerin son kırıntılarını ısıtıp yedim

Yemekten sonra kanepeye uzanıp bilgisayarda kalan kafamı dağıtmak için o kanal senin bu kanal senin zap yaptım bir yandan da ha böyle harcamışsın zamanı ha öyle diye istemsiz ürettiğim bahanelerle başa çıkmaya çalıştım Düzgün bir adam olacaktım artık öğrenciliğimden beri izlemediğim dünya sinemasından önemli filmler izleyip belgesel kanallarına bakacak haftada birkaç gün de olsa koşuya çıkıp bira göbeğimden kurtulacak ayda bir kitap okuyacak bütün gece bilgisayar başında yeni yetme ergenler gibi porno film izleyip canlı chat sitelerinde ömrümü tüketmeyecektim Evet bu defa kararlıydım

Gece onbire doğru karım aradı skypeta görüşelim özledim diye Bir süre sohbet ettik çocuktan kayınvalideden yılsonunda tayin istemenin şart olduğundan benim de İstanbul’a atanmam durumunda ücretsiz izine son verip tekrar çalışmaya başlayacağından hem benim de hastane işlerine yardım edebileceğimden sözünü kestim ben de seni çok özledim dedim imalı bir gülümsemeyle Yaa kaç kere söyleyeceğim virüs falan vardır biri görür korkuyorum işte dedi kaygılı bir ifadeyle Fırsat buldukça görüştüğümüz skypeta ne zaman sohbet uzasa konuyu sevişmeye getirip poposunu ve göğüslerini görmeyi sevişiyormuş gibi yazışmayı konuşmayı teklif etsem de virüs falan vardır biri görür de noktalıyordu konuyu

Bu kez birkaç günlük de olsa düzgün adam yaşamımın azgınlığıyla ısrar ettim Ya hadi kızım duvara tırmanıyorum burada Dön işte göreyim birazcık Birkaç saniyelik tereddütten sonra öfffff bak başımıza iş açacaksın Diyerek arkasını döndü evde sürekli giydiği siyah taytlardan biri ve üzerinde poposunu örtecek uzunlukta bir tunik vardı Tuniği kaldırdı hafifçe öne eğildi doğumdan sonra veremediği beş altı kilo fazlanın etkisiyle genişleyen basenleri eğildikçe gözümde kusursuz bir yuvarlağa dönüşmüştü ve ta tam Kan beynimden hızlıca kasıklarıma hücum etmişti ki çat diye dönüverdi Tamam işte gördün diye kestirip attı Hadi hayatım çamaşırını göster bari bak çok kötüyüm diye duygu sömürüsü yaptım elimin kasıklarımda olduğunu belli ederek Ya ama hayatım diye itiraz etmeye devam ederken kamerayı aşağıya eğerek eşofmanımı iyice sertleşmiş aletimin üzerinde gerdirerek gösterdim Söylene söylene arkasını döndü tekrar taytını sıyırıp eğilmesini istedim sanki aceleyle üzerini değiştirir gibi baldırlarına gelecek kadar taytını sıyırıp eğildi işte mutfakta iş yaparken bile rahat vermeyip gelip geçerken mıncıkladığım gece arkadan sarılıp yatmaktan vazgeçemediğim sevişmenin en şehvetli anlarında acımadan vurup elimin bıraktığı kırmızılığı gördükçe daha hızlı girdiğim küloduyla arasına girip satenin ipeğin tülün ve teninin sıcaklığında keyiflendiğim artık boşalmak için son hamleleri yaparken canı acıyacak mı diye hiç düşünmeden ellerimi iki yandan pençe gibi geçirdiğim sevişirken bacaklarını bir birleştirip bir ayırıp belini bir bastırıp bir doğrultup aldığı her şekli hayranlıkla izlediğim ve iki aydır dokunamadığım o bembeyaz popo ve iki saniye sonra hadi hayatım seni seviyorum öptüm kocaman Çat

Çağrı sonlandırıldı süre 18 32

Hevesim kursağımda kalmıştı Saat gece yarısına yaklaşmıştı yatıp uyusam sabah erken kalkıp alelacele dershane kafeteryasında poğaça yiyeceğime evde güzel bir kahvaltı yapıp derse zinde girsem diye düşündüm ama azgınlıktan uykum kaçmıştı bir kere Mehmet’i arasam diye düşündüm dışarı çıkar bulabilirsek ilçe girişindeki benzin istasyonunun ardiyede saklayıp zamansız içki arayanlara altı liradan kakaladığı biralardan üç beş tane alıp arabayı mesire yerinin üstündeki ağaçların arasına çekip ilçeyi gece bakınca sanki şehirmiş havasına bürüyen ışıkları izleyip laflarız diye düşündüm hem Meltem de kardeşinin nişanı için mazeret izni alıp Antalya’ya gitmişken Mehmet de yalnızken Saat geç diye aramaktan vazgeçtim uyanıksa cevap verir diye whatsapp’tan bir mesaj attım

Uyudun mu lan Dışarı çıkalım mı Bira ısmarlayım sana

Mesajın iletildiğini gördüm on dakika kadar bekledikten sonra hala cevap gelmeyince biraz da bozularak karım annesinin yanına gittiğinden beri yatak niyetine kullandığım kanepeye uzandım Bir an aklımdan bilgisayarı açıp geçen defa izleyip aklımı başımdan alan esmer güzeli online mı diye bakıp ordaysa karımla yarım kalan işi kızı izleyerek bitirsem diye geçirdim ve sabah erken kalkmam konusunda kendime söz verdiğimi hatırlayarak istemeyerek de olsa vazgeçtim Dalmak üzereydim ki gecenin sessizliğinde boş sokakta atılmış bir çığlık gibi odayı çınlatan mesaj sesiyle irkildim söylenerek sehpanın üzerinde duran telefonuma uzandım Mehmet

Yok ayaktayım işim var

Ne işin var lan bir saat sonra cevap veriyosun diye kısık gözlerimle harflerin yerlerini doğrultmaya zorlanarak cevap yazdım

İnce iş oğlum sen anlamazsın deyince sinirlenip

Lan madem anlamam ne diye bir saat sonra yazıp da uyandırıyorsun Söyle ne ince işi dedim

Sakin ol şampiyon ince dedik

Siktir git sana da gizemli dünyana da

Tamam lan söylenme hazır mısın

Neye hazır mıyım

Hazır mısın onu söyle geliyor

Lan gece gece ben yatıyorum canım sıkkın zaten yarın dershanede görüşürüz İyi geceler diye yazıp telefonu sessize alıp sehpanın üzerine bırakıp tekrar uzandım uyumak istiyordum Mehmet’in bu ergen tavrına bir taraftan kızıyordum bir taraftan da ince iş derken neyi kastettiğini merak ediyordum içten içe

Mehmet ne zaman Meltem’den ayrı kalsa bir haltlar karıştırır onu da günlerce anlatarak başımı şişirirdi Gözlerimi tavana dikmiş aklımdan bunları geçirip bir taraftan da uykuya dalmam gerektiğini kendime telkin ederken sessize aldığım telefonumun ekran ışığı tavanı aydınlattı uzandım Mehmet

Önce bir mesaj

İnjeeeeeee

Ardından bir fotoğraf bir kadın beyaz nevresim takımıyla kaplı dağınık bir yatak üzerinde sadece göbek deliğinden aşağısı görünen dizleri birleşik hafif yana dönmüş siyah bikini kesimli flaşın vurmasıyla parlamasından saten olduğu anlaşılan külot giymiş tırnakları siyah ojeli sol eli sanki birazdan içine sokacakmış gibi orta parmağı hemen külodunun birkaç milim içinde parmağının yükseltisiyle külodu biraz yukarıda sanki yukarıdan doğru açıdan baksam kılları var mı yok mu şekilli mi ağdalı mı göreceğim yan dönmüş ayaklarından sadece sağ ayağının görünen kısmından ayak tırnaklarının da siyah ojeli olduğu görünen ayak bileğinde bir karartı fotoğrafı büyütüp inceliyorum dövme ardarda üç martı sonuncusu biraz geride denizi arıyorlar sanki kızın bedeninde ve bir mesaj daha

Sana da iyi geceler

Meltem Meltem mi yoksa bu Yok artık Meltem’in fotoğrafını göndermiş olamaz Meltem’in ayak bileğinde dövme mi vardı k Antalya’da mı yaptırdı acaba Geçici belki

Fotoğrafı inceliyorum etrafta tanıdık bir şey arıyorum ama görmek mümkün değil ne duvarlar görünüyor ne perde ne yatak başlığı sadece yukarıdan çekilmiş kadının bir kısmı ve beyaz nevresim takımı Yüzük yüzükten tanırım kesin Eline bakıyorum yüzük yok Popo Meltem’in beynimin derinlerine işlediğim o dolgun yuvarlak poposunun izlerini arıyorum Daha zayıf biri gibi Kısa boylu mu uzun boylu mu etrafta görünen hiçbir nesne yok kıyaslayacak bir şey yok yatak bile görünmüyor boylu boyunca Mehmet bir mesaj daha atsın bir şeyler söylesin istiyorum atmıyor Merakıma yenilip yüzsüzlüğe vurup az önce konuşmayı kestirip trip atan ben değilmişim gibi yazıyorum

İnceymiş gerçekten Kim lan bu Yine cevap yok

Kim oğlum bu diye tekrarlıyorum

Sana ne diye merakımı iyice cezbedip işi yine ergen muhabbetine vuracağının sinyalini veren bir cevap alıyorum

Lan hadi yatıcam artık bırak geyiği söylesene diyorum Yine beni çıldırtan birkaç dakika sonra

Adı lazım değil baş harfi M Haydi iyi geceler şampiyon sabah görüşürüz Diye cevaplıyor

Kafam yine gövdemden ayrılıp karanlık sularda salınmaya başlıyor yattığım yerde Meltem mi gerçekten N’apmaya çalışıyor bu Mehmet Yok ya başka biridir İnternetten bulduğu bir fotoğrafı bana gönderip kafaya mı alıyor yoksa Meltem mi diye sorsam ulan pat diye de sorulmaz ya Kimin fotoğrafı bu Kafayı yemek üzereyim En iyisi güzelmiş diye güvenli olacağını düşündüğüm bir mesaj atıp muhabbeti devam ettirmek mi

Hmmm güzelmiş

Bir dakika on dakika cevap yok Whatsapp tek tik işareti duruyor ikincisi gelmiyor bir türlü mesaj görülmemiş telefonu kapatıp yatmış olmalı Ahhhh libido Gözüm dönmek üzere uykum kaçtı öğrenmek için kapısına dayanacak kadar merak içindeyim kalkıp bilgisayarı açıyorum telefon elimde Facebook profiline girip Meltem’in fotoğraflarına bakıp Mehmet’in gönderdiği fotoğrafla karşılaştırayım diye düşünüyorum siyah oje martılar

Fotoğraflar Meltem hep gülümsüyor bu kız Profil fotoğrafı başını sola öne eğmiş hafifçe saçları sol kulağını örtmüş göğüs dekoltesine kadar uzanmış uçları yüzünde hafif bir makyaj dudakları parlak gözlerini objektife dikmiş o gülümseme Mutlu musun Meltem Oynuyor musun yoksa sen de Sen de takılıp kaldın mı bu Allah’ın cezası yerde

Cep telefonuma gelen fotoğrafla karşılaştıracaktım Dolanıyorum öğretmenler odasında çekilmiş bir başka fotoğraf bayan öğretmenler bir arada Burcu da orda benimki Yüzünde ciddi bir ifade notları girerken internet kesilmiş de baştan yapmak zorunda kalmış sanki Bizim zümreden Semra Hoca kırklarında üç çocuklu bir dördüncüsü de yıllardır karnında da doğuramamış sanki Arada tanımadığım birkaç yeni öğretmen Bir kenarda Mine Mine’yi aralarına almamışlar sanki herkes yapışık Mine biraz uzakta kıskanıyorlar kızı Meltem Meltem yine gülümsüyor Burcu’yla yan yana Burcu’nun yüzüyle karşılaştırınca Meltem kahkaha atıyor sanki Meltem’in koluna girmiş Nurgül abla bizim hizmetli yüzünde onu da fotoğrafa çağırdıklarının memnuniyeti ağzı kulaklarında başını Meltem’e doğru eğmiş

Fotoğraflar fotoğraflar Beli daha inceydi yok daha kalındı elleri aynı mı ne dövme Popo facebook’a popo fotoğrafı koyacak değil ya canım Siyah oje hayır yok Öğretmen ve siyah oje rock konseri mi burası Hah belki burdadır düğünün birinde çekilmiş Meltem’in üzerinde siyah bir elbise göğüs dekoltesi omuzlardan oval salınmış şöyle sağa sola bir sallansa belki görünecek ucundan elbise yere kadar sağ tarafta derin bir yırtmaç dizinin hayli üzerinde bacaklar güzel bacaklar bembeyaz henüz varisle kılcal damarlarla tanışmamış hamilelik yükü taşımamış dipdiri bacaklar Ayaklarında burnu açık ince yüksek topuklu ayakkabılar incecik bilekler martılar yok Tırnaklar french manikürlü Azcık arkanı dönsen Meltem o geceki gibi izlesem poponu hızlı hızlı adımlarken koridoru yırtmacın açılsa Ne giyeceğini biliyor zilli yüzünde hep o dünyanın en mutlu insanı gülümsemesi belli ki seviyor kendini

Bir fotoğraf daha Tatilde çekilmiş yüzünün yarısını kaplayan güneş gözlükleri gözünde sol elini objektife uzatmış çekme der gibi eli çekme derken dudakları o her daim nemli parlak görünen hafif aralık o güzelim işte gülüşlü dudakları çek diyor Üzerinde siyah bir bikini uzanmış boylu boyunca şezlonga sağ ayağını sol dizini yanına kadar çekmiş martılar martılar yok Teni güneş kreminden olsa gerek parlak ışıl ışıl bacaklarında belli belirsiz kum taneleri Koşar adımlar çamaşır dolabı yapay vajina ekran başı durduruyorum zamanı Meltem’in hayır istemiyorum eliyle objektifin arasına atıyorum kendimi yavaşça diz çöküyorum şezlongun arkasına kumsal bomboş etrafta ne varsa silinirken sadece Meltem ve ben ha bir de objektifin arkasındaki adam Mehmet kalıyor Başımı hiç kaldırmıyorum göz göze gelmeye korkuyorum Mehmet’le

Dudaklarım kulağına belli belirsiz temas edecek kadar eğilip fısıldıyorum Sen de mutsuzsun Meltem

Hah ha haa Nerden çıkardın mutluyum ben diyor Meltem dudakları konuşmak için kıpırdarken bile yüz ifadesi aynı heykel gibi bozulmadan meydan okumaya çalışıyor istemeden de olsa katlanmaya çalıştığını sandığım hayatına

Soru sormadım Meltem Sen de mutsuzsun diye yineliyorum fısıldayarak da olsa otoriter bir tonla susuyor Meltem Kafamı kaldırmadan gözlerimi yukarı kaldırıp Mehmet’e bakıyorum Mehmet yok fotoğraf makinesi kaybolmuş

Saçlarını fotoğraftaki gibi sola atıp başını eğiyorum hafifçe dudaklarımı kulak memesine sürterek boynuna uzanıyorum boynundaki şeftali tüyü inceliğindeki tüylerine değdirip teniyle dudaklarım arasında belki bir milimden az mesafe bırakıp usulca sola attığım saçlarına kadar ilerleyip burnumu saçlarının arasına gömüyorum Denizin kokusunun bile bastıramadığı tuzlanmış güneşin sarartmaya başladığı saçlarından göğüs kafesimi ağrıtacak kadar derin bir nefes alıp tutabildiğim kadar bekleyip nefes verirken bu kez sol kulağına fısıldıyorum Sen de mutsuzsun Sola ayağını da diğerinin yanına çekip susuyor

Şezlongun önüne geçip çömeliyorum yüzüne dikiyorum gözlerimi göz göze geliyoruz dudaklarım gevşiyor istemsiz gülümsüyorum Meltem’in yüzü düşüyor bir an o heykelsi gülüşü silinip kaşları çatılıyor ve gülümsememle birlikte Meltem de gülümsüyor o bildiğim Meltem gülüşü değil ama bu Sabah uyanır da yağmur damlaları henüz süzülen camı açar toprak kokusunu çekersin ya içine borcun mu varmış müdürle mi takışmışsın aklına bile gelmez öyle bir rahatlık

Ayaklarından çekip dizleri hafif kırık kalacak şekilde uzatıyorum sol yana doğru ellerimle hafifçe tenine yapışmış kum taneciklerini silkerek sağ elini açıp çekme pozundan çıkarıp göğüslerinin altından aşağı doğru kaydırıyorum orta parmağı bikinisinin birkaç milim altına girecek kadar fotoğraftaki gibi

Arkasına geçip sağ omzunun üzerine çenemi yaklaştırıyorum parmaklarının bikinisiyle göbeğini ayırdığı o daracık karanlık aralığa dikiyorum gözlerimi

Fotoğraf karesine davetsiz girmiş iğreti ayrıntıyı gece yatarken rahat etmek için iç çamaşırsız giydiğim ince pijamamın altını yavaşça sıyırıyorum Aletimi sağ omzunun üzerine doğru kaydırıyorum sırtına sürterek ucunu doğrulurken bikinisinin üstüne takılıp aşağı doğru acıyla eğildiğinde ne kadar sertleştiğimi anlıyorum ve ayaklarımın üstünde yükselmemle bikiniden yaylanarak kurtuluyor Az önce burnumu gömdüğüm saçlarına bastırıyorum kasıklarımı ellerimi yüzünün iki yanına salıp işaret parmağımın ucunu dudaklarında gezdiriyorum sol elimle de göğsünün üstünden boynuna boynundan kulak memesine ordan saçlarına yavaş bir tur atıp ikinci tur için hızla göğsünün üzerine geri dönüyorum üzerinden bikinisinin içindeki eline uzanıyorum elimi omzunda beline ordan bikinisinin çizgisini takip ederek elini tutup tekrar doğrulup kasıklarıma götürüyorum ufak bir tereddütten sonra elini aletime götürüyor Meltem avuç içi yukarı bakacak şekilde kavrayıp hareketsiz duruyor ucunda boşalmadan önceki o ince sıvı belirip bir damla aşağı doğru sarkıyor parıl parıl sol eliyle uzanıp parmağıyla sıyırıyor zevk suyunu başını hiç çevirmeden parmağını ağzına doğru götürüp tadına bakıyor ayakta yukarıdan izliyorum

Elini ileri geri hareket ettirmeye başlıyor yavaşça uzanıp sağ elimle bileğini kavrıyorum dur patlamak üzereyim Sol elimle saçlarını avuçluyorum farkında olmadan çekiyorum şehvet sarhoşluğuyla Biraz sakinleşip elimi çekiyorum bileğinden bu kez limana yanaşmasına ramak kalmış koca bir gemi kadar ağır hareket ediyor saçları elimde bakıyorum hızını hiç değiştirmeden ileri geri devam ediyor derim esnediği kadar tüm vücudum yay gibi geriliyor gözlerimi kapıyorum kafamı geriye atarak farketmeden çektiğim saçlarım canını yakmış olacak ki ah diye kesik çığlığıyla gözlerimi açıp saçlarını kafasını geriye yaslayıp yukarıdan yüzüne bakacak kadar çekiyorum boşalırken bir iki ayak uçlarına kadar şezlonga akıyor üç göbeğine yavaşça süzülüyor bikinisine doğru leğen kemiğiyle bikinisinin arasında kalan ancak fit kadınlarda görülecek o aralıktan içeri kasıklarına dört beş sertliğim yavaş yavaş kaybolup omzuna değiyor ucu ayaz bir gün rüzgar ensemden terli sırtıma vurmuş gibi ürperiyorum ve yüzü yeni gülüşü yüzünde gözlerinin de güldüğü

Elimde bu kez Meltem oyuncağım Kendimi kanepeye bırakıyorum altımı giymeye uğraşmadan gecenin serinliği vuruyor kasıklarıma ürperiyorum
Gözlerimi aralıyorum cep telefonu yatakta bir kadın yüzsüz kadın Kim bu kadın

Bir cevap yazın